Ana içeriğe atla

ANTİBİYOTİK KULLANMAYA ÇARE BULUNDU

                              

 

HEYBETLİ KOMODO EJDERİ

Resim: Komodo ejderi (Varanus komodoensis)
 
 
 
Sürüngen ailesine ait olan Komodo ejderinden bahsedelim mi? Görünüşleri biraz ürkütücü ama sevimli gibi de sanki ya da vazgeçtim gerçekten ürkütücüler… Sevgili hayvanlara meraklı dostlarım komodo ejderlerinin özelliklerini, haklarında bulunan inanılmaz bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. O zaman neymiş ki komodo ejderleri bakalım.

Sürüngen ailesine ait olan Komodo ejderinden bahsedelim mi? Görünüşleri biraz ürkütücü ama sevimli gibi de sanki ya da vazgeçtim gerçekten ürkütücüler… Sevgili hayvanlara meraklı dostlarım komodo ejderlerinin özelliklerini, haklarında bulunan inanılmaz bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. O zaman neymiş ki komodo ejderleri bakalım.

* Dünyanın en büyük kertenkele çeşididir.

* Komodo ejderi 3 m. boyunda uzunluğunda ve 140 kilo civarındadırlar.

* Adına ejder denilmesine karşın aslında bir varan çeşididirler.

* Endonezya'ya bağlı Komodo, Rintja ve Flores adalarında bulunurlar.

* Otlak alanları tercih ederler.

* Komodo ejderleri iyi yüzer ve tırmanırlar ve gün boyunca aktiftirler.

* Yılanlarda olduğu gibi, uzun, çatallı dillerini kullanarak yiyecekleri bulurlar. Başlıca besinleri hayvan leşleridir. Aynı zamanda geyikleri ve yaban domuzu da avlarlar. Komodo ejderleri manda kadar iri hayvanları bile öldürebilirler. Salyasında çoğu tehlikeli 50'den fazla çeşit bakteri bulunur. Yemeklerinden geriye hiç bir şey bırakmazlar.

* Dişileri her yıl on beş civarında yumurta yaparlar. Onları yere gömüp, kuluçkaya yatarlar.

* Bilinen en büyük örnek, 3,50 metre boyunda ve 166 kg. ağırlığındadır.

* Komodo Ejderi'nin ısırığında yılana benzer bir zehir bulunur. Bu zehir kurbanlarını şoka sokar, kanın pıhtılaşmasını engeller, kan akışının hızlanmasına, böylelikle kan basıncının düşmesine ve bilincinin kapanmasına neden olur. Ayrıca Komodo Ejderi avını ısırdıktan sonra hemen yemeyebilir, avı zaten girdiği şok sonucu öleceğinden daha sonra geri dönüp beslenebilir.

Bu inanılmaz varlıkların hakkında biraz da olsa bilgi edindik. Gelelim sizlere dediğim haklarında bulunan inanılmaz olaya( komodo ejderinin bilime konu olan kanına…).

 

Süper bakterilere karşı Komodo ejderi kanı (Antibiyotik direncine çare olur mu?)

 
 
Komodo ejderlerinin kanındaki proteinlerde yeni keşfedilen 48 peptitin antimikrobiyal özelliklere sahip olabileceği belirlendi. Bilim insanlarının bundan sonra kafa yoracağı konu ise, süper bakterilerin antibiyotiklere karşı gösterdiği direncin kırılmasında Komodo ejderlerinin kanının kullanılıp kullanılamayacağı.
 
ABD'deki George Mason Üniversitesi araştırmacıları, 3 metreye varan boyları ve 70 kiloya varan ağırlıklarıyla dünyanın en büyük kertenkelesi olarak kabul edilen Komodo ejderleri üzerinde yaptıkları araştırmada, hayvanların kanlarındaki peptitlerin antimikrobiyal özellikleri olabileceği sonucuna vardı.

Bilim insanları, araştırmaları sırasında Komodo ejderlerinin salyalarında 57 çeşit bakteri barındırmasına rağmen bu bakterilerden enfeksiyon kapmamalarının nedeninin antimikrobiyal katyonik peptitler (CAMP) olarak bilinen peptitler olabileceği fikrinden yola çıktı.

Araştırma çerçevesinde komodo ejderlerinin kanında bulunan 8 peptitin, süper bakteri olarak nitelendirilen Pseudomonas Aeruginosa ve Staphylococcus Aureus ile nasıl mücadele ettiği incelendi.

SÜPER BAKTERİLERİN GELİŞTİRDİĞİ ANTİBİYOTİK DİRENCİNE ÇARE OLABİLİR Mİ?

Bilimciler 7 peptitin her iki bakteriye, birinin de sadece Pseudomonas Aeruginosa'ya direnç gösterdiğini gözlemdi.

Araştırmanın bundan sonraki safhasında bu peptitlerin, süper bakterilerin antibiyotiklere karşı gösterdiği direncin kırılması için kullanılıp kullanılamayacağına dair çalışmalar yürütülecek.

Araştırmanın sonuçları "Proteome Research" dergisinde yayımlandı.

ANTİBİYOTİKLER TARİHE KARIŞABİLİR


komodo ejderlerinin dövüşünü buraya tıklayarak izleyebilirsiniz

 YAZAN: FATMA BETÜL ŞAHİN
 
 
 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BUZUL ÇAĞI DEVLERİ: MAMUTLAR

NESLİ TÜKENEN HAYVANLAR  Karnında halen anne sütü bulunan ve bir aylık yavruyken ölen mamut "Lyuba", İngiltere 'nin başkenti Londra'da sergileniyor. (Doğal Tarih Müzesi  'Buzul Çağı Devleri: Mamutlar') Mamut Uzun, kıvrık dişleri ve uzun hortumları ile bir mamut resmine baktığınızda onların fillerin ataları olduğunu anlayabilirsiniz. Mamutlar da diğer pek çok hayvan türü gibi günümüzde yaşamıyor. Fil ailesinden olan mamutların son üyeleri MÖ 1.700 yılında yaşamıştır. Bulunan en eski mamut kalıntıları, 4 milyon yaşındadır. Mamutların ilk olarak Afrika kıtasında ortaya çıktığı ve oradan Avrupa ve Asya’nın kuzey bölgeleri ile Kuzey Amerika’ya yayıldıkları; zamanla soğuğa ayak uydurmuş oldukları düşünülüyor. Mamutların Fiziksel Özellikleri: Mamutların günümüz hayvanlarından çok daha büyük olduğu sanılsada, gerçekte Afrika filinden bile daha küçüktür. Mamut olarak adlandırdığımız “Elephas Primigenius”un yerden omuza kadar olan yüksekliği...

KANIMIZDA NELER VAR

Kanımızda neler var? Düştüğümüzde, elimizi kestiğimizde veya bir yerlere çarptığımızda sık karşılaştığımız kan acaba nelerden oluşuyor bir bakalım. Deney için malzemeler büyük bir kap, beyaz pinpon topları, kırmızı el işi kağıdı ve suda büyüyen kırmızı su maymuncukları. Öncelikle kabımızın içini suyla dolduruyoruz ve kırmızı su maymuncuklarını içerisine atıp şişmesini bekliyoruz. Kırmızı su maymuncukları kana kırmızı rengi veren hemoglobin maddesini temsil ediyor. Bunların üzerlerine beyaz pinpon toplarını ekliyoruz. Pinpon topları kanda az sayıda bulunan büyük ve beyaz renkli akyuvar hücrelerimizi temsil ediyor. Son olarak kırmızı el işi kağıdımızı da küçük dikdörtgenler halinde kesip kabımızın içerisine atıyoruz. Bunlar ise kan pulcuklarımızı yani trombositlerimizi temsil ediyor. Kan pulcukları, kanın pıhtılaşmasını sağlar, pıhtılaşma için gerekli olan proteinleri üretir.Pıhtılaşan kan damarı tıkar ve kan kaybını önler. İşte bu kadaaar bundan sonra kanımızın hangi hücrelerde...

KOKULAR VE ÜZERİMİZDEKİ ETKİLERİ

     KOKULAR VE HAYATIMIZDAKİ ROLLERİ    Burnunuz Bilir.. Koku alma duyusu (veya olfaction) en önemli duyularımızdan biridir ve beynimizin duygu, hafıza ve yaratıcılığı etkileyen kısmında yer alır. Koku alma duyusu 24 saat boyunca çalışır ve hiçbir zaman “kapatılamayan” tek duyudur. Vücudun ilk ve en tanımlayıcı deneme mekanizmasıdır, bir ortamın iyi ya da kötü olduğunu anında değerlendirir. Duyguların iletişimi koku ile yapılabilir. Kokunun ruhsal durum, hafıza, duygular, eş seçimi, bağışıklık sistemi ve hormonları etkilediği yönünde iddialar da bulunmaktadır. Akademisyenler ve araştırmacılar, kokunun en basit tanımıyla istekleri doğrulayan bir ruh hali ürettiği ve bu yüzden etkili olduğu yönünde fikir birliği içerisindedirler. Aristo’nun tanımladığı beş duyudan ikisi olan koku ve tat alma, “kimyasal duyular” olarak adlandırılır ve kimi zaman birbirinden ayrı değil bir tek duyu olarak değerlendirilir. Aldığımız tatların yaklaşık %80’i aslında ...